Wolfenstein, dünyaca ünlü yapımcı firma Bethesda’nın popüler oyunlarından biri. Oyun dünyasındaki herkes bu oyunu mutlaka duymuştur diye düşünüyorum. FPS türünün atalarından kabul edilen oyunda hem zombiler hem de Naziler bir arada. Hatta tek vücuttalar. Zombi Nazilerden bahsediyorum. The New Order’da bize verilen deyim yerindeyse intihar görevini başarmaya çalışıyorduk.

 

The Old Blood’da da aksiyon The New Order’daki gibi tam gaz devam ediyor. Ana oyunun öncesine gidiyoruz bu sefer. II. Dünya Savaşı zamanlarında karanlık bir sırrın peşine düşüyoruz. Ve yine Nazilere mermi yağdırıyoruz. Oyun başlarda biraz heves kırabiliyor. Çünkü aksiyon beklediğiniz oyunda daha çok gizlenmekle vakit geçiriyorsunuz bir süre. İlk birkaç bölümü atladıktan sonra oyun açılmaya başlıyor. Oynanış değişiyor ve hikayeye girebilmeye başlıyoruz yavaş yavaş bölümler ilerledikçe. The Old Blood’a ana oyuna ek olarak birkaç yeni silah eklenmiş. Silah dediğim de bir şey… Boru. Bu boruyu tek elle de çift elle de kullanabiliyoruz. Bunun dışında Ama bunun dışında çok da büyük değişiklikler gelmemiş. Bir de hikayenin ilerleyişinden dolayı oyunda oynanış bakımından da ufak farklılıklar geliyor. Oyunun oynama süresi 4-5 saat kadar sürüyor. Bu nedenle yenilikler hakkında kafa yormaya kalmadan bitirmiş oluyorsunuz. 4 saatten fazla sürseydi elindeki malzeme muhtemelen yetmezdi oyuna. Toplam 8 bölümden oluşan The Old Blood senaryonun ilerleyen bölümlerinde kendi içerisinde ikiye ayrılıyor.

 

Eski kafayla yapılmış oyun eski usulünü sürdürüyor. İlk Wolfenstein oyunu ile aynı oyun motoru olan id Tech 5’i kullanıyorlar. Gerçi The Old Blood’u yeni ve ayrı bir oyun olarak kabul etmediğimiz için bu da normal. The Old Blood kendi başına ayakta durabilen bir ek paket gibi daha çok. Grafik olarak The New Order ile neredeyse aynı. Müzikler ve ses efektlerinde biraz iyileştirme yapmışlar önceki oyuna göre. Geneli itibariyle orijinal oyunu korumuşlar ve biraz iyileştirme yapmışlar sadece diyebiliriz. Ama şunu söylemek gerek ki The New Order’ı sevdiyseniz, The Old Blood’ı da seversiniz muhtemelen.